5 Ekim 2012 Cuma

KOMPAKT GİYDİRME

Farklı sıcaklıktaki iki ortam arasındaki ısı geçişini azaltmak için yapılan işlemlere ısı yalıtımı denir. Bu işlem binalarda; ısı kaybı olan duvarlara (dış duvarlar), çatıya ve tabana ısı yalıtım malzemeleri tatbik edilmesiyle yapılır.


Yapıların dışa yansıyan yüzleri olan cepheler yapının içinde barındırdığı insanlar ile de iletişim kurmasını sağlayan yapı elemanı olarak tanımlanabilir. ‘Bir kimliğin dışa yansıması olarak cephe, maddesel bir sınırdan daha fazla birşeydir. Etrafı çevrili alan, daha ilk anda mekan imgesini yansıtır. Cephe bir iç kuruluşun belirtisidir, toplumsal bir anlam ve içine girilebilirlik belirtir. Cephe görünebilir olanın ve görülmeyenin, gizlinin ve saklının bir anlamın korunması ama aynı zamanda bunun belirtilmesidir. Kısacası cepheler iç mekan ile dış mekan arasında bir ara kesit olup her ikisine karşı büyük sorumluluğu olan yapı bileşenleridir. Yapıların kabukları olarak nitelendirebileceğimiz cepheler yapının mimari anlayışı, kullanılan yapı malzemeleri ve strüktür elemanları ile belirlenebilecek bir özelliğe sahiptir. Bu yüzden yapılarda cephe gelişimi yeni teknoloji ve malzemelerin kullanılmaya başlandığı Sanayi Devrimi sonrasında daha da hızlanmıştır. Sanayi Devrimi sonrasında hızla gelişen yeni yapı malzemeleri yapıların taşıyıcı sistemlerinde büyük değişikliklere neden olmuş; taşıyıcılar kolon kiriş, iskelet sistemine dönüşmüş ve cepheler taşıyıcı özelliklerini yitirip, örtücü birer yapı elemanı olmuşlardır.


‘Kutunun parçalanması yaklaşımını ilk kez 1903’te inşa edilen Larkin Binasında uygulanan F.L.Wright’ın bu yapısı, taşıyıcı sistemin duvarlardan ayrılması ve duvarların taşıyıcı olmak yerine bölücü(örtücü) bir kabuk haline gelerek parçalanabilmesi ile mekan kavramında yüzyıllardan beri süregelen, klasik mimarlığını bilimsel olarak kökten değiştirmiştir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder